Merhaba sevimli Müzik Eleştiri okurları. Herkese güzel bir gün dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Bu yazımızda henüz genç bir müzik dalı olan neoklasik akım hakkında sizlere kabaca bilgi aktarmaya çalışacağım. Klasik müzik, Batı müziğinde kuşkusuz çok önemli bir yere sahip. Hâlâ bir konservatuvarda eğitim almak isteyen birinin öğrenmesi gereken temeller niteliğinde. Harika kompozisyonları, inanılmaz karmaşık örüntüleri, bazen gayet uzun parçaları ve olanca ihtişamı ile günümüzde saygınlığını korumaya devam ediyor.
Klasik müzik bu ihtişamını ve saygınlığını koruyadursun, müzik endüstrisinin son 70 yılda ilerlediği yol, klasik müzikle sanki taban tabana zıt bir eğilimde oldu. Tabi insanların yaşam tarzındaki değişim, müziği de doğrudan etkiledi. O karmaşık kompozisyonlardan yavaş yavaş daha sade ve basit diyebileceğimiz eserlere doğru yumuşak bir geçiş yaşandı. Bohemian Rhapsody'de 60, pek çok jazz eserde 20 civarında, rock müzikte genelde 6-7, pop müzikte 3-4 akor derken günümüz müziğinde artık tek akorlu eserlere rastlamaya başladık. Bununla birlikte eser süreleri de benzer şekilde kısaldı. Artık çoğu eser 3-4 dakika bile dinlenmeden kapatılır hale geldi.
Neoklasik tarz, aslında hem bu basitleşmeye hem de klasik müziğin ihtişamına aynı anda tepki gösterir nitelikte bir müzik olarak bu noktada bizim karşımıza çıktı. Günümüz dünyasının elektronik argümanlarından ve minimalist tavrından etkilenirken aynı zamanda klasik müzik bilgisi de olan sanatçılarımız, bu ikisinin birbirine pek de uymuyor gibi görünen karakterlerini barıştırmayı başardılar ve bu barışmanın sonucunda da hem aranılan basitlikte ve sadelikte; hem de bir o kadar kaliteli ve gizli ihtişamlı müziklerle tanıştık.
Bu tanışmayı -tıpkı klasik müziğin geçmişteki müziğin temellerini oluşturduğu gibi, günümüz ve gelecek dönem müziğinin temellerini oluşturma kapasitesine sahip olduğunu düşündüğüm için- oldukça heyecanla ve hevesle takip etmekteyim.
Ólafur Arnalds, Joep Beving, Nils Frahm ve ülkemizden Büşra Kayıkçı benim dinlediğim müzisyenlerden bazıları. Sizlere de; en azından deneysel yönünüzü geliştirmek adına bu sanatçıları ve neoklasik müziği dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Bugünlük benden bu kadar, umarım sizlere az da olsa bilgi verip bu alan hakkında kabaca bir fikir edinmenizi sağlayabilmişimdir. Sağlıcakla kalın.
Comments