Merhaba sevimli Müzik Eleştiri okurları. Yine uzun yıllardır bana eşlik eden çok güzel bir eserle birlikteyiz.
İsminden de anlaşılacağı üzere parçamız, insanın artık umut etmekte zorlandığı anlarda dinlemesi için birebir. Ne kadar üzülsek de, isyan etsek de, kötü şeyler yaşayıp hatalar yapsak da, dışsal ya da içsel bir sebepten ötürü çökmüş ya da tükenmiş hissetsek de yaşam devam ettiği müddetçe umudun var olduğunu bizlere çok naif şekilde telkin ediyor.
Bazen yıllardır çok yakınında olduğumuz ama fark etmediğimiz, bazen ise hayatımızda daha önce hiç görmediğimiz yepyeni bir kapıdan sızıyor umut ışıkları. Yeter ki gözlerimiz açık olsun, yeter ki ışığa arkamızı dönmeyelim, yeter ki aramıza engeller koymayalım.
Çıkmadık candan umut kesilmez atasözünün müzikle ifade ediliş biçimine tanıklık ediyoruz bu parçada. Umut fakirin değil, aslında herkesin ekmeği, herkesin en temel hayata tutunma sebebi. Kim olduğumuzun, ne yaşadığımızın önemi olmaksızın bizi kuşatmaya hazır şekilde bir yerlerde bekliyor. Yeter ki ona yönelelim ve hayatımıza girmesine izin verelim. Yeter ki ondan küsüp darılmayalım.
Parçanın manası ve hissiyatı bu kadar güçlü olunca teknik eleştiri boyutuna pek de gerek kalmıyor aslında. Mazhar Alanson ve Rob Ten Bokum tertemiz bir çalışmaya imza atmışlar.
Parçanın orijinal halinde (final olmayan) duyduğumuz akustik performans zaten güzelken, Rob Ten bu güzelliğe sanatsal bir dokunuş ekleyerek muhteşem bir seviyeye taşımış. Sanki bir vokal gibi bizimle konuşan gitar solosu parçaya senkronize edilerek harika bir düzenleme yapılmış. Vurmalı çalgılar çok pasif gibi dursa da aslında parçaya çok güzel işlenmişler. Bası duymak da biraz zor fakat parçayla olan uyumu yine gayet güzel.
Parçanın bazı geçişleri bence biraz sert. Özellikle "güzel günler" diye girilen kısma biraz aceleci bir geçiş yapılıyor gibi hissediyorum her seferinde. Bir önceki kısmın sonundan bir bas ya da vurmalı bağlantısı sağlansa belki daha yumuşak bir geçiş olabilirmiş.
Parçada, vokalin solodan önce yer alan sözsüz kısmının ilk yarısının, parçanın genel tempo artışı ile uyumsuz olduğunu düşünüyorum. O kısım kesilerek, hem süreden biraz tasarruf edilebilir, hem de tempo daha iyi korunabilirdi.
Bunlar parçayı yıllardır dinlemiş biri olarak gördüğüm çok ufak hususlar. Keşke her parça bu denli pozitif mesajlar içerse ve hepsinde böyle ufak hatacıklar olsa ama maalesef. Umutsuzluk, çökmüşlük, gereksiz ego ve kibir aşılayan şarkılar istedikleri kadar mükemmel tekniğe sahip olsunlar, bu parça mütevazi bir şekilde köşesinde bekler ve onların vakti geçtiğinde yine gelip umutlarımızı tazeler. Yeter ki kulağımız, yeter ki ruhumuz umuda açık olsun. Sağlıcakla kalın...
Comments